24 Şubat 2010 Çarşamba

Bir Devrimcinin Güncesi - 1

Adımı halama borçluyum. Annem ve babamı hiç hatırlamıyorum, ama halamın anlattığına göre babam, nereden geldiğini unutan komprador bir burjuvaymış, milletin götünü yalaya yalaya yükselmiş ve hiç de fena sayılmayacak bir servet edinmiş, ancak krizden etkilenip iflas ettiğinde bayağı bir borç içine batmış, birçok insan intihar ettiğini söylese de öldürüldüğünü de düşünen var, ama bunu pek de kurcalamaya gerek yok sanırım, dünyadan bir pisliğin daha eksilmesine kaç kişi üzülmüş olabilir ki? Annem, onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değilim, herhalde o da hayatını kurtarmak için babamın alacaklılarından birinin metresi olmuştur, burjuva ahlakına sahip olduğundan emin olduğum birisi, yoksa babam gibi bir adamla ne işi olabilirdi ki?

Halam, her şeyimi borçlu olduğum insan. Yıllardır görüşmediği abisinin bir oğlu olduğunu, babamın ölümünden ve annemin ortadan kaybolmasından sonra yetkili görevlilerden aldığı bir telefon sonucunda öğrenmiş işkencelerden geçmesine rağmen davasından dönmemiş, paraya boyun eğmemiş bir insan. Beni de kendisi gibi yetiştirdi, küçük yaşta yanına gelmiş olmam işini kolaylaştırmıştı, çünkü henüz burjuva kültürüyle çok fazla içli dışlı olamayacak kadar küçük bir yaştaydım yanına geldiğimde, bir tek yemekler biraz sıkıntı yaratmış öyle söylerdi arada sırada, Avrupa mamalarına alıştığımdan beni doyurmak için verdiği yemeklerden pek hoşlanmazmışım.

Şu an bir amaç doğrultusunda yaşamamı halama borçluyum, küçükken çok iyi geçindiği çok sevdiği abisini belki de affetmesi beni düzgün bir devrimci olarak yetiştirmesine bağlıydı, bu yüzden üzerime çok düştü, ama bazı şeyler değişmeliydi, kaderimin değişmesi için belki de önce ismim değişmeliydi, mert, yürekli ezilmiş halkların refaha kavuşması için hayatı dahil her şeyini vermiş bir devrimcinin adıyla seslenmeyi tercih etti bana. Pazardan haftalık alışverişini yapmış, elinde torbalarla evine dönerken hain bir faşistin kafasına sıktığı kurşunla yolun ortasında kanlar içinde yatana kadar da O'nun ismiyle seslenmeye devam etti...

Asıl adım Berkant, ama bana Mahir derler...


Halamın ölümünden kısa bir süre önce girmiştim üniversite sınavına, fena da geçmemişti iyi bir sonuç beklemiyor değildim ama gelen sonuç oldukça iyiydi, ülkedeki istediğim her üniversiteye gidebileceğim bir sınav sonucum vardı, neye göre tercih yapacağımı bilemiyordum artık kimsem de kalmamıştı (Selda ve malafatım hariç, ama onların yeri ayrıydı) halam yaşasaydı tercihim çok daha farklı olabilirdi ama artık onu bana hatırlatacak şeylere daha fazla tahammülüm yoktu sanırım. Ayrıca iyi bir eğitim alarak ülkem için halkım için faydalı olma arzum, hem çalışıp hem okuyarak da eğitimime yeterince önem veremeyeceğimi düşünmem, istemeyerek de olsa şehir dışında "iyi" bir vakıf üniversitesini tercih etmeme yol açtı. Bana hem kimseye ağız eğmek zorunda kalmayacağım bir harçlık hem de yatacak yer temin etmeleri tercihimi oldukça etkilemişti. Ama asıl vicdanımın rahatlamasını sağlayan halamın arkadaşlarından, içinde bulunduğum devrimci oluşumun da önde gelenlerinden bana hep göz kulak olmuş, kafamın açılmasını sağlayacak kitaplar öneren Yusuf abi olmuştu: "Kardeşim Mahir, dert etme özel okulda okuyarak dava satılmaz, hem iyi bir eğitim alarak davaya daha iyi katkıda bulunursun, hem de ordaki burjuva ahlakıyla körleşmiş yoz kızları sikerek proleteryanın intikamını alırsın. Sendeki yarrağın namını herkes biliyor."

Odama yerleşeli bir hafta olmuştu, Cem adında bir ciksle beraber yaşıyordum, çok fazla konuşmamışsak da geçinmesi zor biri olmaması hoşuma gitmişti, ayrıca odaya gelip gidenler aracılığıyla ciks kızlarla onun sayesinde tanışma durumumun hızlanması fikri hoşuma bile gitmişti açıkçası. Aslında bu durum biraz canımı da sıkmıyor değildi, sonuçta bu intikam fikri en azından burada okuyacağım beş sene içinde vicdanımın rahat olmasını sağlayacaktı, hem zaten o çevreye hiçbir zaman dahil olmayacaktım iki üç kızı siktikten sonra zaten malafatımın namı alıp yürüyecek ve onlar beni bulacaklardı,bu hep böyle olmuştur. Bir de Suna da vardı neyse ki. O da olmasa halamın da yokluğunda çok zor günler geçirebilirdim.

Okula yeni gelenler için bir tanışma partisi düzenlemişler, canım hiç gitmek istemese de Yusuf abinin de önermesiyle gitmeye karar verdim, en zoru başlamaktı, namımın duyulması oturduğum yerden olmayacağı belliydi. Geceki parti için hazırlık yapmalıydım, en azından bir tıraş olup duş almak gerekliydi, sikimin kıllarını da biraz kısaltmak fena olmayacaktı. Duşa girdiğim sırada odada Cem yalnızdı, ona güvenerek sadece havlumu alıp girmiştim ancak çıktığımda bir kız arkadaşı da vardı odada. Kısa boylu ağzında cak cak sakız çiğnerken, kelimeleri yaya yaya bir şeyler anlatıyordu Cem'e akşamla ilgili. Ben duştan çıktığım zaman bir anda konuşmayı yarım bırakıp bana bakakaldı, ben de başka zaman olsa hemen üzerime bir şey giyerdim ancak kaşarın hoşlandığını farkettiğimden bilerek giyinmeden belime sarılı havluyla oturdum sandalyeme, bu arada kendimden bahsetmek gerekirse 1.85 boylarında oldukça kaslı sayılabilecek bir insanımdır, ama bu kaslar burjuva piçleri gibi karı kaldırmak için spor salonlarında yapılanlardan değildir, kendimi bildim bileli çalıştığım içindir atölyelerde, şantiyelerde proleter kardeşlerime yardım etmek isteğimden. Henüz donumu da giymemiştim ve kızın hala bana baktığını bildiğimden oturuşumu değiştirirken havludan verdiğim frikiklerle yarrağımı görmesini istiyordum, bana bakıp malafatımı görüp ona ulaşamayacağını hissetmesiydi arzum, elindeki paranın her şeyi almaya kadir olmadığını bir an bile olsun düşünmesi beni zevklendirmeye yetecekti.

Bir anda Cem'le olan konuşmasını kesip tuvalete doğru hareketlendi, tuvalete giderken de bana göz kırparak ve sırtımı okşadı, o sırada Cem'e baktım, bozulmuştu, herhalde bütün arkadaşlığının sebebi kızı sikmekti, anlam veremiyordum bu insanların arkadaşlık anlayışlarına ama birçoğuna burada bulunduğum sürece ceza keseceğimden emin olduğum için hınzırca bir gülümseme yerleşti suratıma. Tuvalete girdikten kısa bir süre sonra kapıyı tekrar araladı ve bana kaşarca bir gülümsemeyle bakarak: "ya sanırım sifonda bir sorun var yardımcı olabilir misin?" dedi, Cem ayaklanır gibi oldu ama zahmet etme küçük bir sorundur heralde deyip onu yerine oturtup beni içeri aldı ve kapıyı ardımızdan kapattı. Saf rolünü oynamaya karar verip sifona bakmak için ilerlerken beni kolumdan tutup çekti ve duvara dayadı, önce elini yüzümde gezdirdi, ordan okşayarak göğsüme ordan karnıma doğru elini gezdirirken bir anda daha da aşağıya inip havluyu çözdü, havlu ayaklarımın dibindeydi, elin bu sefer taşaklarımdaydı yeni tıraş ettiğimden batmıştı kıllar eline bunu farkettiğinden bana bakıp güldü, daha sonra kafasını eğip yarrağıma baktığında sanki önceden havlunun arasından gördüğünden şüphesi varmış da artık emin olmuş gibi hem şok olmuş hem de mutlu olmuş bir ifade vardı suratında. Eline alıp oynadı biraz o sırada göğsümü öpüyordu çünkü dudaklarıma ulaşamayacak kadar boyu kısaydı ve benim de o karıyı öpmek için eğilmek gibi bir niyetim yoktu. Ağzına almamak için kendini zor zaptediyordu belliydi ama Cem odadaydı ve oradaki onu sikmemi sağlayamazdı bunu o da biliyordu ben de, o yüzden ben eğilip havluyu tekrar belime bağladım ve "İşte sifon arada sıkışır böyle sorun değil" diye bağırdım Cem'in duyacağı bir tonda ve sifona bastım, çıkarken beni tuttu ve kulağıma oda numarasını fısıldadı.

Cem olan bitene sinirlenmişti sanırım çünkü kısa bir süre sonra odadan çıktı gitti, büyük ihtimalle götü yere yakın kaşar da odasında beni bekliyordu ama gitmesinin üstünden bir saat geçmesine rağmen gitmeye niyetim yoktu, hem parti için gücümü kaybetmek istemiyordum hem de bu şekilde kıvranması hoşuma gidiyordu, ne de olsa eninde sonunda gelip beni bulacaktı diye düşünürken bir anda kapı çaldı açmaya gittiğimde karşımdaydı. Bana bakışında hem bir kızgınlık vardı, hem de diliyle dudaklarını yalıyordu sikimin olduğu yere bakarak, beni itti ve ardımdan kendisi de odaya girdi: "Cem odada yok biliyorum" dedi şehvetli bir alaycılıkla. Çok sinirliydim, bu insanlar böyle istedikleri her şeyi elde edebileceğine inanmaları beni çileden çıkarıyordu gerçekten, ama onu sikmemektense öyle bir sikmeye karar verdim ki bir daha seksten zevk alamayacak duruma gelecekti ve her seferinde aklına ben gelecektim ama beni bulamayacaktı, Selda olmasaydı ben bir hiçtim değil 23 santim 30 santim bile bir boka yaramayabilirdi.

Acelesi var gibi beni yatağa sürüklerken pantolonumun düğmelerini çözmekle meşguldu, yatağa sırt üstü düşmüştüm, çok kısa bir süre pantolonumda boxerımda dizlerimdeydi ve saçını savurarak tişörtümü sıyırıyordu, hiç yardımcı olmaya niyetim yoktu, en azından başlarda biraz eğlenmesine izin verebilirdim ne de olsa bugünden sonra seksten soğuyabilirdi hiçbir zaman aynı tadı alamayacaktı ve hep bugünü düşünecekti. Çırılçıplaktım artık, bir tek çoraplarım vardı, ayak fetişisti değildi heralde yoksa onları da çıkarırdı. Beni öpmeye başladı ama dudaklarımla zaman kaybetmek istemiyor gibiydi, ve salyalı ağzının suları akarak bütün vücudumu yalayarak yarrağıma doğru bir yön aldı ve onunla ilgilenmeye başlamadan önce bana yine o kaşar gülümsemelerinde birini atarak dudağını ısırdı, sonra da dizleri üzerinde dikilerek üstündeki badiyi çıkardı, sütyen giymemişti, belli hazırlanıp gelmişti, göğüsleri fena değildi, ne çok büyüktü ne de çok küçük, ama şimdiden meme uçları kazık gibi olmuştu, amı da sulanmıştır garanti diyerek ellerimi kafamın arkasında kenetlenip tavana bakmaya başladım,sulanmış ağzıyla sikimi yalamaya başlamıştı bile. Çıkardı seslerden sikimi yalamaktan keyif aldığı belliydi, yarrağımın başından başlayıp taşaklarıma kadar yaladıktan sonra artık emme faslına geçmişti. Başarılı sayılırdı, daha önceleri oldukça tecrübe ettiği aşikardı, hiç dişlememişti, dilini de oldukça iyi kullanıyordu, ama daha önce çektiği saksoların orta ya da ufak çaplı yarraklar olduğu bütün yarrağımı ağzına almaya çalıştığında gairp sesler çıkarmasından anlamıştım, biraz sesli gülünce pes etti, kafasını kaldırıp bana baktı o da güldü, ve eli sikimde tekrar dudaklarıma yapıştı, beni öperken bir yandan da sikimle oynuyordu. Bu işe daha fazla dayanamayacağımı farkettiğimden, kızı altıma aldım, elimi eteğinden içeri doğru soktuğumda don giymemiş olduğunu farkettim, ve amı gerçekten de sulanmıştı. Bacaklarını araladım ellerimi kasıklarına bastırarak yalamaya başladım kalçası bir o yana bir bu yana amından sel gibi su akıyordu kıvranıyordu altımda bırakmıyordum, eliyle saçlarımı kavramış bırakmıyordu kafamı amına daha çok bastırmış bir şekilde inliyordu, yandığı belliydi "Yeter artık, uzatma bu işkenceyi sok artık şunu içeri" dediğinde bu oyuna biraz daha devam etme kararı aldım, ve sikimin başını amına sürtmekle vakit geçirdim biraz, hafiften içeri girdiğimde suratındaki o rahatlamayı gördüğümde geri çıkarıyordum, en sonunda dayanamayıp beni yatırdı ve üstüme çıktı, üstümde hoplarken götünü iyice kavramıştım elleriyle göğüslerinin bir inip bir kalkması ve çıkardığı sesler artık beni de iyicene tahrik etmişti ve artık cezanın kesilmesinin vaktinin geldiğine de karar verdiğimden altıma aldım kaşarı. Seksi çok sevdiği belliydi, ben onu ardarda hızlıca pompalarken o da altımda yılan gibi kıvrılıyordu,yüzüne doğru eğilip dudaklarına yapıştım boynunu doğru indiğimde akşamki parti geldi aklıma ve çok fazla yorulmak istemediğimi farkettim. Selda'dan öğrendiğim taktikler sonucunda seksi istediğim kadar uzatabiliyordum, bir çok insanın aksine sikim beynimi kontrol edeceğine beynim sikimi kontrol edebiliyordu. Ama yeterince vakit geçmişti, çünkü bu karı altımda zevkten kıvranırken benim aklım grevde olan Tekel işçilerindeydi, bir anda nefretimin yansıması olarak memelerini emerken kazık gibi dikelmiş meme ucunu ısırdığımı farkettim, aksine bu karının hoşuna gitmişti, elleriyle saçımı kavrayıp daha da bastırdı suratıma memelerinin arasına, ama dediğim gibi ben artık sıkılmıştım ve boşalmaya karar verdiğimde kulağıma doğru fısıldadı: "İçime boşalarak heba etme onları, ağzımda istiyorum". Kırmadım onu, zaten ileride beni hiç aklından çıkaramayacaktı, çıkarttığım gibi sikimi eline alıp boşalana kadar oynadı, onu daha fazla bekletmemek için ben de uzatmadım ve kendimi bıraktım. Yüzüne boşalmıştım, mutluydu, beni ilk kez gördüğü yere yani tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı, üstünü başını giydi ve mutlu bir şekilde bana elini uzattı:

-Ben Merve
-Ben de Berkant

Evet, okulda Berkant ismini kullancaktım en azından bunlar gibi haketmeyen insanlara karşı. Akşama parti vardı, tekrar duş almak gerekiyordu çok terlemiştim ve midemde beni rahatsız eden bir şey vardı. Suna'yla konuşmalıydım.

Hiç yorum yok: